17 Mayıs 2009 Pazar
MEŞHUR YAZARIN TEK OĞLU
hakim onun meşhur bir yazarın tek çocuğu olduğunu duyunca hayretini gizleyemez."Nasıl olur?Babanı tanırım,bir çok eserini okudum istifade ettim.Böylesine müstesna bir şahsiyetin oğlu,nasıl bu hatayı yapabilir?"
Delikanlı başı önünde cevaplar:"Doğrudur efendim,babam anlattığınız gibi ender rastlanan bir insandır fakat ne zaman bir şey danışmak için yanına yaklaşsam ,'Görmüyor musun meşgulüm.Beni rahat bırak!'diye bağırır ,beni yanından uzaklaştırırdı.başkaları için çalışan ama kendi evladıyla ilgilenmeyen bir babaydı..."
HİKAYENİN ÖZETİ
Anne baba çocuğa küçük yaşta sağlam değerler aşılamışsa çocuk hayatın içinde pek çok kötü alışkanlıkla karşılaştığında bunlarla baş edebilir.
Ailede sahipsiz kalan çocuğun,dışarıdaki tehlikelere yenilmesi çok daha kolay olur.
HATİCE. AİLE DERGİSİNDEN ALINMIŞTIR
10 Mayıs 2009 Pazar
merhaba okul öncesi
zuhal
bizim site
esma
HAYIRLI OLSUN
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM NEDEN ÖNEMLİDİR ?
mfsözlm
TETANOZ AŞISI
Eğer anne adayı daha önce hiç doğum yapmamışsa gebeliğin ilk üç ayı dahil ilk aşı vurulur. bu aşıdan dört hafta sonra bir aşı daha vurulur. ikinci aşıdan altı hafta sonra bir aşı daha vurulur. dördüncü aşıda bir yıl sonra yapılır.
Eger anne adayı daha önce doğum yapmışsa ve ikinci
doğumu ile arası beş yıldın az ise gebeliğin yedinci ayında bir aşı yapılır yeterlidir.
Eger anne adayı birinci gebeliği ile ikinci gebeliği arasında beş yıldan fazla zaman varsa hiç doğum yapmamış anne gibi aşı takvimi uygulanır.
mustafa
EVDE YAPILABİLECEK YARATICI OYUN FAALİYETLERİ
BALONLAR DÜNYASI:Plastik bir bardağa biraz su konur, içine 2 damla sıvı deterjan, veya biraz sabun tozu eklenir. Bir kamış, boş bir iplik makarası veya ucu daire şeklinde kıvrılmış bir telle çocuğun sabunlu suyla balonlar yapması sağlanır. Kamışla yapıldığında bardağın altına bir tabak koymakta yarar vardır.
BEN KİMİM?:Çocuğa istediği bir hayvanı taklit etmesi söylenir: 4 ayak üstünde yürümesi, o hayvanın sesini taklit etmesi, gibi. Anne veya diğer çocuklar hangi hayvanı yaptığını bulacaktır.
KÜÇÜK EV:Orta boy bir masanın üzerine, kenarları yere kadar sarkacak biçimde çarşaf ya da battaniye örtülür. Çocuk istediği evcilik oyuncaklarını, el fenerini, bebeğini alarak masanın altına girer, içinde istediği gibi evcilik, bakkalcılık oynar.
BAKMADAN BUL:Evde bulunan ufak tefek günlük eşyalardan bir çift: çatal,kaşık,mandal, kalem, toka, makara, anahtar, gazoz kapağı, tarak, düğme (büyük), limon, patates, soğan, mendil, pamuk, Çift olan eşyalar birer birer iki ayrı kese kağıdına bölünür. Anne ya da iki çocuktan birisi, teker teker kese kağıdından bir eşya çeker, karşısındaki oyuncudan kendi torbasının içine elini daldırıp, bakmadan, el yardımıyla, o eşyanın eşini bulmasını ister. Çocukların yaşı büyükse, zaman tutulur, torbasındaki eşyaları en kısa sürede bulan kazanır; veya, bir kişi beş eşya bulduktan sonra, sıra diğerlerine geçer.
ŞEN BAKKAL:Alçak bir iki sehpa veya iki sandalye arasına uzatılmış bir tahta kalas, 2-3 kese kağıdı, ufak plastik kutu veya bardaklar, çay tabakları, fasulye, mercimek; kağıtlı şeker, bisküvi, meyve gibi satılık yiyecekler. Para yerine geçecek iri düğmeler, veya kartondan kesilmiş bozuk paralar. Malzeme tezgahının üstüne dizilir, bakkal dükkanın önüne büyük harflerle Ayşe’nin. Bakkal Dükkanı gibi bir tabela hazırlanır, karton paraların üstüne sayılar yazılır ve bakkalcılık oynanır.
HAVUÇ BAHÇESİ:Havuçların yaprak veren kalın tarafından 3-4 santim boyunda parçalar kesilir. Bu parçalar, dibinde biraz su olan plastik veya eski bir tabağın içine, yaprakları üste gelecek şekilde oturtulur. Birkaç gün içinde, havucun üst yaprakları filizlenmeye başlayıp yeşerecektir. Tabağın içindeki su sürekli takviye edilmelidir.
BİR BAHÇE YAPALIM:Bir avuç kurufasulye veya mercimek, biraz pamuk.Bir çukur tabağa, pamuk yayılır, üzerine kuru fasulye veya mercimek, veya yarısına fasulye, yarısına mercimek dizilir, üstleri tekrar pamukla örtülür ve suyla ıslatılır. Bir müddet sonra fasulye ve mercimekler kök salacak ve sapları uzayacaktır. İstenirse bir süre sonra toprak dolu yoğurt kaplarına aktarılabilir.
MOZAİK:Karton, kırmızı, yeşil mercimek, arpa şehriye, tel şehriye, pirinç, kuru fasulye, v.b. yapışkan.Kartonun üzerine çiçek, balık, ev veya diğer bir resim çizilir, resmin içine yapışkan sürülür ve çocuk önünde tabağa ayrı ayrı konmuş mercimek, şehriye gibi malzemeyi istediği gibi yapışkan sürülmüş yerlere yapıştırarak resmi tamamlar.
BEN POLİSİM:Kartondan bir yıldız kesilir, üstü çukulata veya sigara paketinden çıkan yaldızlı kağıtla kaplanır, kartonun arkasından çengelli iğne seloteyple geçirilir ve çocuk polis, bekçi veya trafik görevlisi olmak istediğinde göğsüne takılır.
MANTAR GEMİLER:3 şişe mantarı kibrit çöpü, yapışkan, kağıt. Üç şişe mantarı yapışkan (tercihen UHU) ile enleri boyunca birbirlerine yapıştırılır. Ortadakinin ortasına bir ufakdelik açılarak bir kibrit çöpü veya kürdan diklemesine yapıştırılır. Üçgen şeklinde kesilmiş bir kağıt parçası ile yelken yapıp kürdan veya kibrite geçirilir. Ufak bir leğen biraz su ile doldurutup yelkenli yüzdürülür.
YAPRAK TABLOSU:Değişik ve çeşitli yapraklar, karton, yapışkan.Yapraklar eski gazete veya kitap sahifeleri arasına yerleştirilerek birkaç gün kurutulur.Sonra karton üzerine istenilen şekiller verilerek yapıştırılır.
MAKARNADAN KOLYELER:Ortası delik kalın makarnalar sulu boya ile boyanarak kurutulur.Çocuğa verilen bir sicime istediği gibi geçirmesi söylenir.Sonuçta kolye, pencereye asılacak süsler, bilezikler v.b. elde edilir.
PATATES, YAPRAK BASKISI:Patates ortasından düzgün bir şekilde kesilir, her iki kesik tarafa bıçakla şekil çizilerek,şekil yüksekte kalacak biçimde etrafı yontulur. Kesilen şekil suluboya ile boyanarak beyaz bir kağıda bastırılarak istenen şekilde resimler yapılabilir.Aynı yöntem kuru yaprakları boyayıp kağıda bastırarak da elde edilebilir.
KOMİK MAKARALAR:Boş makara, karton, kalem, boya, yapışkan.Makaranın iki başına yapıştırılmak üzere karton üzerine hayvan şekilleri çizilir.Hayvanın ön kısmı makaranın bir ucuna arka kısmı da diğer ucuna yapıştırılır.Yün artıkları veya iplikle kuyruk, bıyık, yele gibi ekler bu hayvancıkları daha sevimli ve eğlenceli yapacaktır.
KUKLA TİYATROSU:Eski çorap veya eldivenlerin üzerine göz yerine düğme,saç veya yele yerine yün, ağız burun yerine küçük kumaş parçaları dikilerek,çocukların içine ellerini sokarak oynayabilecekleri kuklalar yapılır.
OYUN HAMURU:2 bardak tuz, 2-3 bardak su ile karıştırılır ve kaynama noktasına gelinceye kadar ateşte ısıtılır.Ayrı bir kapta 1 bardak mısır nişastası 1 bardak soğuk soda karıştırılır vebu karışım hızlı hızlı çarparak sıcak karışıma eklenir.Hamuru esnekleştirmek için gerektiği kadar su damlatılarak iyice yoğurulur.Elde edilen hamurla çocuklar diledikleri şey ve şekilleri yaparlar. Yapılan şekiller iki gün içinde oda ısısında sertleşir, sonra istenirse boyanabilir.Bu seramikten kalıcı süsler, boncuklar yapılabilir.
AYSUN
ÇOCUKLAR İÇİN TEKERLEMELER
Leylek
Leylek leylek havada
Yumurtası tavada
Çağırın gelsin ot yesin
Ot yemezse et yesin
Karga
Karga karga gak dedi
Bin duvara bak dedi
Annem babam geliyor
Çifte mumlar yak dedi
Ayı
Ayı beni korkuttu
Kulağını sarkıttı
Elma verdim yemedi
Sakız verdim çiğnedi
Tilki
Bir iki
Çayırdaki tilkiVallahi yenge ben dökmedim
Horoz döktü
Horoza selam ver çık
Al yanak, tombul yanak,
Dal ucunda bir yumak.
Tadı şeker şeftalicik,
Ne olur ye bir tanecik.
İçi sulu , dışı tüylüdür,
Meyvelerin gülüdür.
PORTAKAL
Sarıdır, zerdali değil,
Suludur, şeftali değil.
Dal ucunda portakal,
Yerden alma, daldan al.
Portakal dilim dilim,
Yiyelim de yiyelim.
ELMA
Elma dalını eğmiş,
Eğmiş te yer değmiş.
Dilim dilim soyarım,
Bir tabağa koyarım.
Elma yiyen allanır,
Ağzı dili ballanır.
ARMUT
Armut dalda bir iki,
Tek tek saydım on iki.
Hay Mahmut, Mahmut,
Bal gibi tatlı armut.
Armudu taşlayalım,
Cümbüşe başlayalım
ÇİLEK
Alçacık dalı var,
Dalında balı var.
Al çilek, bal çilek,
Yemesem üzülecek.
Vitamini boldur.
Tabağını doldur.
KARPUZ
Dışı yeşil, içi kırmızı,
Meyvelerin yıldızı.
Dilimledim ince ince,
Yiyelim oyundan önce.
Şeker karpuz kan mı kan,
Yemeyen çıksın oyundan
KESTANE
Kara kara kayacık,
İçi dolu mayacık.
Pazarda getirdim,
Kor ateşte pişirdim.
Kebap oldu kestane,
At ağzına bir tane.
FINDIK
Tombul tombulcuk,
İçi katık, dışı kabuk.
Kilitli sandık açılsın,
Fındıklar saçılsın.
Hem besler, hem ısıtır,
Yiyelim çıtır çıtır.
KİRAZ
Alçacık tepesi var,
Kırmızı küpesi var.
Dal ucunda al kiraz,
Ağzımızda bal kiraz.
Sepet sepet getirdim,
Herkeslere yedirdim.
ÜZÜM
Eğri büğrü dalı var,
Şeker şerbet balı var.
Süzüm süzüm süzülüyor,
Ben yemesem üzülüyor.
Yüzü gözü altın üzüm,
AYVA
Sarı sarı sarkar,
Düşerim diye korkar.
Ne bakla, ne baklava;
Ayvadır canım ayva.
Hopla haydi hopla,
Daldan ayva topla.
Sevilmez mi iki gözüm.
İNCİR
Dal ucunda torbacık,
İçi dolu helvacık.
Yemesi ballı incir al,
Ağzına bal akar bal.
Yaş incir, kuru incir,
Tadını yiyen bilir.
EKLEYEN:LEVENT
TÜRK ÇOCUK HAKLARI
TÜRK ÇOCUK HAKLARI BİLDİRİSİ
1- İyi bakım, iyi yetiştirilme ve çocuğa uygun bir eğitim, her yerde ilgi, sevgi ve yardım görme her Türk çocuğunun hakkıdır. Resmi, özel her kurum, her yurttaş bu çocuk hakkını tanımak, eldeki olanaklarla onu gerçekleştirmek yükümlülüğündedir. Sıkıntı içinde bulunan çocuğun kurtarılmasına öncelik verilir.
2- 16 yaşından önce hiç bir çocuk resmi öğrenimden alıkonularak özel işlerde çalıştırılamaz. Hiç bir şekilde sömürülemez.
3- Her ana baba çocuğuna bakmak, onu bilgili, becerili ve en iyi şekilde yetiştirmekle yükümlüdür. Orta dereceli öğrenime devam etmeyen, edemeyenlerin gerekli bilgi ve becerileri kazanmaları için devlet kurslar açar. Ana babanın yeterli olmadığı durumlarda bu görev çocuğun birinci derece yakın akrabalarına ve devlete düşer.
4- İlk öğrenimden sonra orta dereceli okullara devam etmeyenler, edemeyenler için teknik, tarımsal bilgi ve beceri kazandıran kurslar açılması ve bu kurlardan çocukların yararlanması için Milli Eğitim Bakanlığı, Belediye Başkanlığı ve muhtarlar işbirliği yapmakla yükümlüdür.
5- Sakat ve uyumsuz çocukların iyileştirilmeleri, yaşama zorluğu çeken çocukların kurtarılmaları, durumlarına uygun bir meslek için kendi yaşamlarını kazanacak derecede başarılı ve güçlü yetiştirilmeleri ana baba ile birlikte devletin ve bu amaçla kurulmuş örgütlerin ödevidir.
Hayırlı Olsun
Abdurrahman EKİNCİ
- Tanımadığınız insanlara kendiniz ya da herhangi birisi hakkında kişisel bilgi vermeyin; kişisel bilgiler şunları içerir: ad-soyadı, e-posta ya da posta adresi, telefon numarası, kredi kartı numaraları, hobiler, ilgi alanları vb.
- Genel ilgi alanlarına hitap eden sohbet odalarını ziyaret etmeyin. Belli ilgi alanlarına yönelik siteleri ziyaret edin.
Anne-babalar ya da öğretmenler siteleri önceden gözden geçirmeli ve uygun siteleri belirten bir listeyi duvara asmalıdır. İsterseniz, uygunsuz malzemenin önlenebileceği kontrol sistemlerini nasıl elde edebileceğinizi servis sağlayıcınıza sorun. Bununla birlikte, bu kararı alırken çocuklara bilgi verin, çünkü çocuklar bir şeyin “yasak” olduğunu hissederlerse önlerindeki bütün engelleri aşmada son derece ustadır. Yeterli ölçüde yakın bir iletişimle, birbirinizin yargılarına güvenmeyi öğrenebilirsiniz.
Uzmanlardan Kapalı Devre Konusunda Öneriler
- Siteleri önceden gözden geçirin ve ödevle ilgili olanlarını seçin ya da yükleyin. Evde, anne-balar çocuklarının konuyla ilgili siteleri seçme sürecine yardımcı olabilirler.
İlkokul çağındaki çocuklar için önceden seçilmiş sitelerle web kullanımının taklidini sunabilecek yazılımlara yatırım yapmayı düşünün; çocuklar gerçekten internette olmasalar bile, yaşayacakları deneyim aslında aynıdır. - Verimli bir arama yürütmeleri için öğrencilerin iyi sorular sormasına yardımcı olun ve konunun sınırlarını daraltmak için bir iki ilgili sözcükte (betimleyiciler) karar kılın.
- Okulunuzun olanağı varsa, bütün sınıfa kapalı devre araştırma becerilerini göstermenin en etkili yolu geniş bir tepegöz gösterimidir.
- Farklı arama motorlarında kullanılan çeşitli mantık sistemlerini araştırın ve deneyin. Ana ve bağlı fikirleri belirme ve sınıflandırma becerilerinden yararlanma yoluyla bu faaliyet gelişmekte olan zihinler için iyi bir egzersiz olur. Dosyaları sınıflandırma ve her farklı konu için bir klasör oluşturma da sınıflandırmayı ve kesin dil kullanımını öğretebilir.
- Çocukların yalnızca resimlere bakıp geçmediklerinden, sözcükleri okuduklarından emin olun. Ziyaret edilen sitelerin hangileri olduğunu sorun ve her sitenin değerine ilişkin eleştirel bir görüş isteyin. Metin malzemesinde olduğu gibi, kaynakların belgelenmesinde ısrar edin.
- Mevcut telif hakları yasalarını izleyin ve uygun kaynak göndermesi konusundaki beklentilerinizi belirtin.
- Çocuklara uygunsuz e-posta göndermenin tehlikelerinden söz edin. Bir Missouri lisesinden iki erkek öğrenci bir sabah Beyaz Saray’daki başkana tehdit dolu mesaj göndermiş ve aynı gün öğleden sonra Gizli Servis tarafından gözaltına alınmışlardı.
Çocuklara “yabancılarla konuşurken dikkatli ol” kuralının denetimsiz siberuzayda da geçerli olduğunu öğretin.
KAÇAN FIRSATLAR
ÇOÇUK VE TABLO
ÇOÇUKLARIN ZİHİNSEL GELİŞİMİNİ GELİŞTİRECEK ETKİNLİK ÖRNEĞİ
YAŞ GRUBU:4 YAŞ
9 Mayıs 2009 Cumartesi
Eniştem; kızkardeşimin tuvaletinin en alt gözünü açtı ve ince kağıda sarılmış bir paket çıkardı. "Bu" dedi, "sıradanbir çamaşır değil." Kağıdı açtı ve çamaşırı bana uzattı. Zarif ve ipekliydi. Kenarları elişi dantelle süslenmişti .Astronomik bir fiyat taşıyan etiketi hala üstündeydi. "Jan bunu New York'a ilk gittiğimizde almıştı. Nereden baksan sekiz, dokuz yıl olmuştur. Hiç giymedi. Özel bir gün için saklıyordu." Çamaşırı benden aldı ve cenaze evine götürmek üzere ayırdığımız diğer giysilerle birlikte yatağın üzerine koydu. Bırakırken eli bir an yumuşak kumaşı okşar gibi oyalandı. Tuvaletin gözünü hızlakapattı ve bana döndü ve dedi ki : " Hiçbir şeyini özel bir gün için saklama. Yaşadığın her gün özeldir."Cenazeyi izleyen günlerde enişteme ve yeğenimebeklenmeyen bir ölümün arkasından yapılması gereken tüm üzücü işlerde yardımcı olurken sık sık bu sözleri hatırladım. Kardeşimin ailesinin yaşadığı şehirden California'ya dönerken uçakta yine bu sözleri düşündüm. Kardeşimin göremediği, duyamadığı veya yapamadığı bütün şeyleri düşündüm. Hala eniştemin sözlerini düşünüyorum ve hayatım değişti.Artık daha çok okuyor, daha az toz alıyorum. Balkonda oturup bahçemi seyrediyorum, uzayan çimlerealdırmadan. Ailem ve dostlarımla daha çok vakit geçiriyorum , iş toplantılarında daha az. Mümkün olduğu kadar sık "hayatın katlanılması gereken bir dertler zinciri yerine zevk alınacak olaylar silsilesi olarak görülmesi" gerektiğini hatırlatıyorum kendime. Her anın güzelliğini duyumsayarak yaşamak istiyorum. Hiçbir şeyimi özel günler için saklamıyorum. Kıymetli tabak çanağımı her "özel" olayda kullanıyorum. Birkaç kilo vermek, tıkanan lavaboyu açmak, bahçemde ilk açan çiçek gibi özel olaylarda.. En pahalı ceketimi canımisterse süpermarkete giderken giyiyorum. Teorime göre eğer zengin görünürsem, küçük bir torba erzak için o kadar parayı daha rahat ödeyebilirim. Pahalı parfümü özel partiler için saklamıyorum. Mağazalardaki tezgahların ve banka memurlarının burunları da, en az parti parti gezen arkadaşlarımınkiler kadar iyi koku alır. "Birgün" kelimesi dağarcığımdaki yerini kaybetti. Bir şey, eğer görmeye, duymaya veya yapmaya değerse, onu şimdi görmek , duymak ve yapmak istiyorum. Hepimizin "Yaşayacağımıza garanti gözüyle baktığımız yarını görmeyeceğini" bilseydi eğer kızkardeşim, neler yapardı kimbilir ? Sanırım aile fertlerini veya yakın arkadaşlarını arardı. Belki eski birkaç arkadaşını arayıp aralarında geçen sürtüşmeler için özür dilerdi. Belki bir lokantaya en sevdiği çin yemeğini ısmarlardı. Bunların hepsi birer tahmin. Kardeşimin neler yapamadan öldüğünü hiçbir zaman bilemeyeceğim. Ya ben ?.. Eğer sayılı saatimin kaldığını bilseydim, yapamadığım şeylerolduğu için kızardım. Yazmayı ertelediğim mektupları yazmadığım için kızardım. "Bir gün ararım" dediğim dostları görmediğim için kızardım. Eşime ve kızıma onları ne kadar çok sevdiğimi yeterince sık söylemediğim için kızardım. Artık hayatlarımıza kahkaha ve renk katacak hiçbir şeyi yarına ertelememeye, duygularımı dizginlememeye çalışıyorum. Ve her sabah gözlerimi açtığımda kendime o günün "Özel bir gün" olduğunu söylüyorum. Her gün,her dakika, her nefes gerçekten Allah'tan bize bir armağan.
Çok eskiden köyün birin de bir yaşlı evliya ve fukara oğlu yaşarmış bu köyün hemen karşısın da da çok ama çok yüksek bir de dağ varmış ve bu dağın tam tepesin de için de bir yılan bulunan bir kuyu var imiş ne zaman bu yaşlı evliyanın başı derde girse bu yılanın yanına gider ve yılan da ona bir altın lira verirmiş gel zaman git zaman artık yaşlı adam oraya çıkamaz hale gelmiş ve bir gün oğlunu yanına çağırmış ve demiş ki bak oğlum o dağın tepesin de bir kuyu var oraya git kuyudan bir yılan çıkacak benim oğlum olduğunu söyle ve sana vereceği emaneti al ve bana getir demiş oğlu da tamam baba deyip koyulmuş yola kuyunun başına gelince yılan çıkmış oğlan anlatmış her şeyi yılan da uyuya inmiş ve bir altın vererek bunu babana götür demiş oğlan da için den söyle düşünmüş eğer ben bu yılanı öldürürsem kuyudaki bütün altınları alır ve çok zengin olurum demiş ve yerden aldığı bir taşı yılana fırlatmış taş yılanın kuyruğuna gelmiş ve can havliyle oğlanı ısırmış derken epey zaman sonra oğlan zehirlenerek ölmüş adam iyileşmiş ve doğru yılanın yanına gitmiş her şeyden haberi olan adam başlamış yılana anlatmaya işte öyleydi böyleydi o cahildi falan filan demeye ve demiş ki gel tekrar eskisi gibi dost olalım. yılan şöyle cevap vermiş "yooooookkkkkk olmazzzzzzzzz bende bu kuyruk acısı sende de bu evlat acısı varken biz artık dost olamayız"
Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlananbir bebek varmış. Bir gün Tanrı'ya sormuş:-Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler, fakat ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım? -Tüm meleklerin arasından senin için bir tanesini seçtim. O seni bekliyor olacakve seni koruyacak. Meleğin sana hergünşarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın.-Pekiiiii... İnsanlar bana birşeyler söylediklerinde, dillerini bilmeden söylenenleri nasıl anlayacağım?-Meleğin sana dünyada duyabileceğin en güzel ve tatlı sözcükleri söyleyecek, sanakonuşmayı dikkatle ve sevgiyle öğretecek. -Peki Tanrım, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım? -Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek. -Dünyada kötü adamlar olduğunu duydum,beni kim koruyacak?-Meleğin seni kendi hayatı pahasına dahi olsa daima koruyacak.-Fakat ben, seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm.-Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve bana gelmenin yollarını sana öğretecek. O sırada Cennette bir sessizlik olur ve düyanın sesleri cennete kadar ulaşır. Bebek gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar:-Tanrım eğer şimdi gitmek üzereysem lütfençabuk söyle, benim meleğimin adı ne?-Meleğinin adının önemi yok yavrum, sen onu ANNE diye çağıracaksın ...
‘’Satılık Köpek Yavruları’’ ilanının altında küçücük bir çocuğun başı gözüktü ve çocuk dükkan sahibine sordu; ‘’Köpek yavrularını kaça satıyorsunuz?’’Dükkan sahibi ‘’30 dolarla 50 dolar arasında değişiyor fiyatları’’ dedi..
‘’Benim 2 dolar 97 sentim var’’ dedi çocuk..’’Bir bakabilirmiyim yavrulara?’’
Dükkan sahibi gülümsedikten sonra bir ıslık çaldı ve köpek kulubesinden 5 tane yumak halinde yavru çıktı..Yavrulardan biri arkadan geliyordu..Küçük çocuk yürümekte zorluk çeken sakat yavruyu işaret edip sordu:’’Bunun nesi var?’’Dükkan sahibi onun kalça çıkığı olduğunu ve hep sakat kalacağını açıkladı.Küçük çocuk heyecanlanmıştı.’’Ben bu yavruyu satın almak istiyorum.’’Dükkan sahibi,’’Hayır, o yavruyu satın alman gerekmiyor.Eğer gerçekten istiyorsan,o yavruyu sana bedava veririm.’’
Küçük çocuk birden sinirleniverdi.Dükkan sahibinin gözlerinin içne dik dik bakarak,’’Onu bana vermenizi istemiyorum.O da diğer yavrular kadar değerli ve ben fiyatını tam olarak ödeyeceğim.Aslında size şimdi 2 dolar 37 sent vereceğim ve geri kalan borcumu da her ay 50 sent ödeyerek tamamlayacağım.’’
Dükkan sahibi çocuğu ikna etmeye çalıştı.’’Bu köpeği gerçekten satın almak istediğini sanmıyorum.Bu yavru hiçbir zaman diğer yavrular gibi koşup,zıplayamayacak ve seninle oynayamayacak.’’
Bunun üzerine küçük çocuk eğildi,pantolonunu sıvadı ve büyük bir metal parçasının desteklediği sakat bacağını dükkan sahibine gösterip,tatlı bir sesle,’’Ben de çok iyi koşamıyorum ve bu yavrunun kendisini çok iyi anlayacak bir sahibe gereksinimi var’...
4 Mayıs 2009 Pazartesi
çocuğunuzu fanus altında büyütmeyin!!
yaşamın ilk yıllarında çocuklara verebileceğimiz kendi ve başkalarının güçlerini hissetme ve sınırlarını keşfetme olanağı,ileriki yıllara temel oluşturur.Pasif ve bağımlı yaşantıdan,aktif,katılımcı,girişken ve grup yaşantısına doğru gelişen çocuğun özelliklerinin tüm yaşlarda aileler ve öğretmenler tarafından bilinmesi geremektedir.
Anne-baba olarak çocuğunuzun gelişimini dikkatle izleyin.Her çocuk aynı hızda gelişmez.Çocuklar bazı becerileri daha erken ya da daha geç kazanabilir.Önemli olan çocuğunuzun hangi becerileri kazanması gerektiğini bilmenizdir.Evde,parkta,bahçede,konserde,t,yatro salonlarında pek çok beceriyi ona kazandırabilirsiniz.Çocuğunuzu sadece yetişkinler dünyasında kendi yaşıtlarından,kendinden küçük ve büyk çocuklardan izole yetiştirmemelisiniz.Çağımızda tek ya da iki çocuklu ailelerin sayısı da oldukça fazladır.Bu nedenle fanus altında ve çocukların dünyasından uzak büyütülen çocuklar,ilköğretim ve sonrası eğitim kademelerinde pek çok problemle karşılaşırlar.bunun nedeni;sosyal olgunluğa ulaşamamış olmalarıdır.Başarılı olabilmemizin bir başka nedeni de başkalarının varlığını kabul etmek,onlara karşı empati ve saygı duymakla ilişkilidir.Becerilerin,duygu ve düşüncelerin paylaşıldıkça kişiye mutluluk verdiği gerçeğini çocuğun erken yaştan itibaren keşfetmesi sağlanmalı.Bu nedenle çocuğunuzun sosyal gelişim özelliklerini bilmeli ve desteklemelisiniz. EKLEYEN: EDA DOĞAN
3 Mayıs 2009 Pazar
ADIYAMAN OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BLOGUNA HOŞ GELDİNİZ
Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü olarak hazırlamış olduğumuz blogumuz bütün öğrenciler ile iletişim kurmayı amaçlamaktadır. Blogumuz sınıfımızın etkinliklerini, etkinliklerle ilgili haber ve görüntüleri paylaşmamıza imkan sağlayacağından, blog sınıfımızın dünyaya açılan penceresi olacaktır...
SEVGİLERLE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ